Şimdi; Aman Mehmet sende neler saçmalıyorsun’ diyeceksiniz.
Doğrudur!
Bende, bu sabah bolununsesi internet sitesinde ki haberi okuyunca,
Aynı şekilde düşündüm.
‘Bu kadar da saçmalama Kamuran’ dedim.
Dedim de, demez olaydım.
Adamın elinde Belediyenin antetli kağıdına yazılmış, encümen kararı var.
Arapça tabeladan dolayı ceza kesilmiş.
Kime?
Kamuran Alagözoğlu’e,
Ama
İsim Kamuran Akkor yazılmış!
Belli ki haspam, elinde kadeh,
Kamuran Akkor’un şarkılarına dalmış,
‘Bir ateşe attın beni,
Alev alev yaktın beni,
Değersiz mi benim aşkım,
Yalanlara kattın beni,
***
Dost üzülür, düşman güler,
Böyle derde gülünür mü?
Bilseydim hiç sever miydim.
Aşkın sonu bilinir mi?’
Ahhhh ulannn ben böyle aşkınnn!
Canını yiyim Kamuran abla, söyle beee, derken,
O aşkla tutanağa; ‘Kamuran Akkor’ yazıverilmiş olunmalı.
Ben başka bi saçmalık bulamadın.
Bulabilen varsa bana da anlatınsın.
Merak etmedim desem yalan olur.
***
Bu işin bir boyutu, biz diğerine geçelim.
Takip edenler hatırlar.
MHP Meclis üyesi Necdet Çakır, geçtiğimiz aylarda Meclis’e önerge vermişti.
Tabelalar TÜRKÇE olsun. Dükkanlara baktığımızda Bolu’da, Köroğlu diyarında olduğumuzu hatırlayalım. Öyle isimler konuluyor ki, biz okumakta zorlanıyoruz’ demişti.
Belli ki Tanju Başkan konuyu alfabe üzerinden algılamış!
Latin alfabesiyle yazılan yazıları bizden kabul edip, Arapça harflerle yazılanları kaldırın demiş!
Sanata düşkün olan dükkan sahiplerini uyaralım;
Sakın ola hat falan kullanmaya kalkmayın,
Bizimkiler farklı alfabe zannedip 392 lira cezayı keserler alimallah.
***
Belediyede ki arkadaşlara söyleyeceğim şudur;
Atatürk 1928’de harf devrimini yapıp Arap alfabesinden latin alfabesine geçti ama dili değiştirmedi, dil TÜRKÇE kaldı.
Burada mühim olan alfabenin ne olduğu değil,
TÜRKÇE olup olmadığıdır.
Yani kelimenin; Arabıda, İngilizide, Fıransızıda aynıdır.
Bu topraklara yabancıdır.
***
Başa dönerek bi uyarı daha yapalım.
Bu arkadaşlar Kamuran Akkor kafasıyla geziyorlarsa,
Belediyenin girişine alkol ölçüm cihazı koyalım.
Personelin ateşi ölçülürken, alkol ölçümü de yapılsın.
***
Yarın bir gün bana geldiklerinde;
45 yıldır büyük bir onurla taşıdığım ismimi;
Münir Nurettin Selçuk yaparlar diye korkuyorum;
‘İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar
Düşsün suya yer yer erisin eski zamanlar
Sarsın bizi akşamla şarap rengi dumanlar
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış'tan’