Geçimini pazarcılık yaparak sağlayan 71 yaşındaki Hatice Epçil, İlimizde muhtelif yerlerinde açtığı tezgahta sebze- meyve satıyor. 40 yıldır pazarcılık yapan Epçil, kimseye muhtaç olmadan, çalışarak ekmek parasını kazanıyor.
Haber ve Fotoğraf: Sevgi PİLGİ
40 yıldır pazarcılık yaptığını belirten Hatice Epçil, “Eşimi 20 yıl önce kaybettim. Eşimi kaybetmeden önce de pazarcılık yapıyordum. Bir yerden yardım almıyorum. Kendi ayaklarım üzerimde durarak geçinmeye çalışıyorum. Çok şükür kazancım iyi, Allah bereket versin” dedi.
Geç saatlere kadar çalışıyor
Haftanın her günü çalışan Hatice Epçil, sabah 9:00’dan akşam 23:00’e kadar dışarda erik, ahududu, çilek gibi ürünler satıyor.
Sattığı ürünlerin organik olduğunu ifade eden Epçil, “Kimi mallar Civril Köyünden, Karaköy’den geliyor. Ürünleri bana getiriyorlar, ben de burada satıyorum. Fide zamanı fide satıyorum. Domates, biber fidesi gibi yani mevsimine göre ürün satıyorum. Ürünlerim günlük geliyor. Elimdeki ürünlerin bazen hepsi satılıyor, bazen kalıyor. Bozulan bir ürün varsa müşterilere asla satmam, yemediğim ürünü müşterilerim de yiyemez. Bu işte en önemli şey dürüstlüktür. Ben müşterilere karşı her zaman dürüstüm. Ben Cumartesi-Pazar günleri İzzet Baysal Caddesi’nde, diğer günler de Alibey Köşkünün yanında tezgah kuruyorum. Aynı zamanda rençberlik de yapıyorum” ifadelerine yer verdi.
Çocukları dinlen diyor ama o çalışınca mutlu oluyor
Çocuklarının çalışmasını istemediğini söyleyen Hatice Epçil, “2 kızım, 2 oğlum var.
2’si evli. Yaşım ilerlediği için çocuklarım artık dinlenmem gerektiğini söylüyorlar. Ama ben işi bırakmak istemiyorum. Hem ihtiyacım var hem de ben çalışınca mutlu oluyorum. Sağlığım el verdiği sürece bu işi yapacağım. Kendime iyi bakıyorum ama yaşımın da gereği tansiyon sorunum var. Lakin genel olarak iyiyim ve bu iş de bana spor gibi geliyor” dedi.
“Beni okuldan mahrum bıraktılar”
Zamanın şartlarından dolayı ilkokuldan sonra okuyamadığını dile getiren Hatice Epçil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eski zamanlarda kızların okuması yasaktı. İlkokula bile zor gönderdiler beni. O zamanlarda herkesin kafasında ‘kız kısmı okumaz’ algısı vardı.
Beşinci sınıfa kadar okula gidebildim. Ben okuyamadım ama çocuklarımın eğitimlerini tamamlayabilmeleri için çok çabaladım. Çocuklarımın devlet memuru olmalarını çok istedim. Şükür biri devlet memuru oldu.”
DAHA FAZLASI İÇİN GAZETENİZİ ALMAYI UNUTMAYINIZ...