Büyük lider, görüşleri yüzyılı aşan adam, Dâhi ve deha sahibi bugünleri görmüş ki, hala düşünceleri yol açan bir kılavuz gibi değerini korumaktadır. Vahşi Batı’nın kabaran iştahını Anadolu Yaylasında kesen lider…
Sadece kendi halkına değil, dünyanın neresinde olursa olsun, ezilen, sömürülen, gelecekleri çalınan milletlere bir umut, bir ışık gerekiyordu. Bu ışık Allah’ın hikmeti yine bu aziz millete nasip oldu. Dâhi lider Atatürk, mazlum milletlerin uyanışına vesile oldu. Tarihte dünyaya meydan okuyan bu millet kendi insanlarına şöyle seslenmişti: “ Ey Türk, Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça, senin ilini ve töreni kim bozabilir..” Çok şükür hala kültür kodlarını yaşamaktadır. Atatürk'te aynısını yaptı ve mazlum milletlere önder oldu. Ancak, İslam toplumları sülale baskısı ve yönetiminden kurtulamadığı için kendilerini koca gövdeli vatanlarında mahkûm gibi görüyorlar.
Esaret altında olduklarını şimdilik ifade edemiyorlar. Zira efendilerinin ipleri,
başka bir efendinin elindedir. Mısır açık bir hapishanedir. Yönetim bütünüyle Batının emrindedir. Öyle ki Akdeniz de haklarını bile Türkiye'nin uyarmasına rağmen koruyamıyor. Türkiye, uyuyanları uyandırıyor. ABD'nin Başkanı Biden denilen Evanjelist yamasının alçak iftirasının sebebi ne Ermeni yalanlarına inanması, ne seçimler öncesinde verdiği sözler, ne de bilmediği, anlamadığı hâlde tarihi gerçekleri çarpıtma gayretidir. Bu kalleşliğin sebebi Türkiye’nin iddialı, belirleyici, etkin bir duruma gelmesinden duyduğu rahatsızlıktır. Bu ifade belki ABD’ de yaşayan Ermeni çıkar çevrelerini sevindirmiş, paralarına para, işlerine iş katmış olabilir. Ancak Ermenistan’da adeta kilitli kapılar arasında kalan fakir halkın emeği, özgürlüğü, varlığı tehdit altına girmiştir.
Bizi paralel ve meridyenler arasına sıkıştıran ABD, Irak’ta askeri karargâhımıza dostça girerek düşmanca çıkan ve askerimize hile ile çuval takan hain devlet bunların unutulacağını sanmasın. Anadolu’yu işgale kalktı başaramadı. Türkiye’yi han gibi kullanmak istiyor, başaramıyor. Şımarık ABD askerlerini sokaklarımızda hırçın ve kabadayı tavırla gezdirmek istiyor,
eski havasını bulamıyor. Türkiye, vatansever evlatları tarafından daha yüksek ve milli şuurla donanımlı hale geldikçe, emperyalist iştah hırçınlaşıyor. Türkiye, Suriye’de bu kan emici terör devleti kurdurma gayretlerini baltalamasaydık, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Ege’de kimin ne dediğine, ne yaptığına bakmadan hak ve hukukumuzun gereğini yapıp Mavi Vatan’ımıza sahip çıkmasaydık, İsrail’in terörüne sessiz kalıp Mısır’daki darbeyi görmezden gelseydik, Misk gurubunu saf dışı bırakıp, can Azerbaycanla ortak hareket edip Karabağ’daki Ermeni işgalini kafalarına balyoz gibi vura vura bitirmeseydik, gemilerimiz Karadeniz’de, Akdeniz’de sismik çalışmalarda bulunmasaydı emin olun bu iftira atılmazdı.
Demode olmuş silahların açık pazarı değiliz, hurda alacak konumdan kurtuldukça arsızlaşıp, hırçınlaşıyorlar. Korkuları şu; İslam dünyası rehavette… Bu tatlı uykudan uyanmaması gerekiyor. Eğer Türkiye bölgesel güç olursa, bu ülkelerin Türkiye umudu artar, Batı’nın baskısından kurtulma çabasına girerlerse bu tüm Batı ülkelerinin eceli olur. Bir gün aç kalsınlar, birbirini öldürürler.
Cimri ruhları bizim insanımızın bereketli ve merhametli tavırları karşısında adeta erimektedir. Yüzyıllardır köleleştirdikleri İslam dünyası, ecnebi kadınların oyuncağı olan krallar, şeyhler, babalar, dedeler süslü saraylarda uyusunlar bakalım. Gün gelecek “karizma” olarak gördükleri kaportaları çizilmeye başlayacak. Halkın yüzü Türkiye’ye dönük durumdadır. Gün olur, bir gün olur bu rehavet perdesini söküp atarlar. İşte bu şeytan Batı, onların uyanmasının Türkiye eliyle olacağını bildiği için Türkiye’yi her yönden baskı altına alıp, hayati meselelerle meşgul etmektedir. Bu meseleler terörden, ekonomiye kadar uzanmaktadır. Türkiye’nin milli adımları ABD’nin gelecek planlarını bozmaktadır. Elbette O gereğini yapacak, biz de bize düşeni... Biz, Albayrak üstüne bayrak tanımayız…