Necef Kerbela arasında ki 80 km’lik yolda Dünyanın dört bir yanından gelmiş milyonlarca Müslümanın huşu içerisinde yürüyüşüne tanık olmak için giden bir gazeteci uzun yürüyüşün ardından dinlenmek için bulduğu bir sandalye ye oturduğunda arkasında birinin dikildiğini fark eder.
Tedirgin bir şekilde geri döner.
Arkasında üzerinde oldukça eski ama temiz kıyafetler olan yaşlı ama oldukça zayıf birinin saygıyla durduğunu görünce;
Niçin arkamda duruyorsunuz? der.
Ben hem yaşlıyım, hem yoksulum.
İmam Hüseyin taziyesi için gelen misafirlere ikram edecek hiçbir şeyim yok.
Ayaklarının tozunu silecek veya yorgun ayaklarına masaj yapacak kuvvetimde yok.
Ancak oturup dinlenenlere güneş vurmasın diye onlara gölge olabiliyorum.
***
Tam 25 milyon insan.
İmam Ali türbesini ziyaret ettikten sonra zalime ve zulme baş kaldırmış dedesi
Hz.Peygamberin (sav) dini uğruna 72 yoldaşıyla okların delik deşik, kılıçların pare pare, atların nallarıyla paramparça etmesini “İzzet” kabul etmiş ama zulme baş eğmemiş Hz. Hüseyin’in Kerbela daki türbesine salavatlarla, mersiyelerle yürüyüşünde ki hikmeti vakur davranışı, yardımlaşmayı özetleyen davranıştı ihtiyar adamin sözleri.
Erbain yürüyüşüne koşan milyonların temel felsefesi İslam uğruna tarihte eşi benzeri görülmemiş ağır bedeller ödeyen Hz.Ali ve evlatlarının aziz hatırasına ve onların yoluna biz ne kadar maddi manevi katkı yapsak eksik kalır.
***
Kimse kimseye en ufak bir zarar düşünmez bu yolda.
Barındırdığın bütün olumsuzluklara oruçlusundur.
Biri yanlışlıkla çarpsa sana mesela, kendini oturtursun sanık sandalyesinde ve özür dilersin. Darağacında sallandırırsın tüm dünyevi isteklerini.
Kimsenin hakkına girmeden, aksine kendi haklarından vazgeçerek; hadimliği farz edersin kendine.
Hizmeti aşk bilirsin, yorulmamacasına.
***
Tefsir-i aşk vahyolmuştur yüreğine.
Şüphesiz her gün aşura ve her yer Kerbela olmuştur artık.
Mevla’nı tanır ve hançeri her hareketinle saplarsın müstekbirlerin kalbine.
İblisi, evlatlarını ve bütün yarenlerini korkudan titretir, aslında bildikleri ve geciktirmeye çalıştıkları sonu ifşa edersin onlara.
Ümitlerini liğme liğme eder, sadakatinle yakarsın onları, kazandıkları nar’ın harında.
Katili olursun beşeriyete zulmeden kurtların, mazlumiyetin yurdunda.
Adını da me’mum diye kazırsın, İlliyyin’in ilk satırında.
Bir Zeynep çıkar melun Yezit’in sarayından gelir abisi Hüseyin’in kabrinde bir kıvılcım alır gider babası İmam Ali’nin kabrinde ateşe çevirir ve asırlardır bu ateş Yezit ve bütün zalimlerin en büyük korkusu olur.
Erbain vallahi güzellikler yoludur.