Malum seçim süreci, arayan soran çok oluyor.
‘Hayırdır Mehmet, sesin soluğun çıkmıyor. Hiçbir şey yazmıyorsun, programlara çıkmıyorsun, doğru düzgün haberde yapmıyorsun’ diyorlar.
Haklılar.
Her ne kadar; ‘Seçim süreci Bolu’yu seven çok olur. Bolu’nun sorunlarıyla ilgilenen siyasiler türer sokaklarda, her köşe başında nutuk atanlara rastlarsınız. 1 Nisan’dan sonra hepsi kaybolur, taki bir sonraki seçim sürecine kadar. Onlar ayakaltından bi çekilsin, kalabalık bi dağılsın, nasılsa biz, Bolu’nun sorunlarıyla baş başa kalacağız. O zaman yazarım. Mücadelemize seçilenlerle devam ederiz” desem de, huy bu bırakmaz insanı veya bıraktırmazlar.
***
Ak Partili bazı ‘bilmediğini bilmeyen’ arkadaşlar, arkamdan söz edermiş, duyar kulaklarım;
‘Aman Demirci yazsa ne yazmasa ne, haber yapsa ne yapmasa ne. Gözünüzde neden o kadar büyütüyorsunuz’
Onlarda haklı...
***
Allah var, yerimi bilirim. Kibirden, gururdan Allah’a sığınırım.
Lakin çok kez dile getirdim; Değirmende ağartmadık biz bu sakalı.
20 yıldır bu şehirde tokat yemediğim, oturup ağlamadığım kaldırım kalmadı.
Ve o gözyaşlarının beraberinde getirdiği tecrübeye sarılıp bugünlere geldim.
Bu nedenle seçimlerin hiç birinde yanılmıyorum.
Eeee artık bizim köyden olmayanı gözlerimiz kapalı dokunarak tanır hale geldik.
Ayrıca bu satırlardan vatandaşlarımıza hiçbir zaman yalan cümleler yazmadım.
Onlara ilk gün bir söz verdim;
‘Ne pahasına olursa olursun, sizi aldatmayacağım, sizi kandırmayacağım. Size karşı hep dürüst olacağım.’
Öylede oldum.
Bize edebiyat bunu öğretti.
Zaten bildiğimiz başka bir şeyde yoktur.
***
Şimdi o arkadaşlara söyleyeceğim şudur;
Sizin söylediğinizi en son 14 Mayıs seçimleri öncesi Arzu Ablam söylüyordu.
Şimdi Salıbeyler’de ilerde doğacak torunlarına yelek örüyor.
Ondan ricamdır, bir tanede benim Gülcem’e örsün.
Eeee o kadar hakkımız vardır...
***
Velhasıl, ben her ne kadar, Gülcem’le ilgileneceğim, onu büyüteceğim desem de, onun büyüyeceği bu sokakları, caddeleri, bu şehri siyasilerin eline bırakamayız.
Biliriz ki, projeler verilen sözler, dertlenmeler sandığa kadardır.
Sandıktan sonrası;
‘Bas bas paraları Leyla’ya, bi daha mı geleceğiz dünyaya...’
Buna 5 yıldır tanık oluyoruz.
***
Geçen gün Asiye Hala torununu sevmeye geldi.
Özlemiş...
Gülce, bana olduğu kadar Asiye Hala’ya da iyi geldi.
Gözleri bir başka gülüyor artık.
Geleceğe dair hayaller kuruyor.
Sonra oturup siyasetten konuştuk.
‘Sen aday olsan ne vaat ederdin Hala’ dedim.
Benim ilk vaadim Zübeyde Hanım Caminin ismini değiştirmek olurdu’ dedi.
‘Öyle vaat mi olur Hala, hem ne güzel isim, neden değiştireceksin’ diye üzerine gittim.
Sürekli su kaçıran ve yılda anca 2-3 Cuma’nın kılındığı camiye Zübeyde Hanım ismi yakışmaz, ben olsam Caminin ismini Tanju Özcan Cami diye değiştirirdim’ demez mi!
Felsefi bi yaklaşım!
Eeee Asiye Hala’da haklı.
***
Sohbet uzadı gitti.
Belli ki beni de özlemiş.
Bu kez O sordu;
Tanju’yu geçelim, Ak Parti’de ki duruma ne diyorsun?
Sonra başını iki yana sallayarak, ‘Muhammed Hoca’ya yazık ettiler dimi’ dedi.
‘Aman Hala, bırak şimdi, saat geç oldu. Sende gitme bu gece, yatıp uyuyalım.’
Onaylar mahiyette başını salladı.
İki elini dizlerine getirerek zorlanarak yerinden kalktı.
Kendi kendine mırıldanarak, odasına geçti.
‘Yok yok yazık ettiler, çok yazık ettiler...’
Devam edecek....