Karadere bir kere değil bin kere yazılmalı,
Bıkmadan, usanmadan anlatılmalı...
Bir damla emeği geçen kim varsa hatırlatılmalı.
***
Düşünün!
Ormanların, göllerin şehri, Rabbimin Kur-anda bahsettiği cennetin Dünya hali Boluda,
Arsenikli kuyu suyu içiliyordu,
Ardından b.klu Gölköy suyu!
Düşünün!
Doğu suları Ankaraya,
Batı suları İstanbula tahsis edilmiş bir Bolu,
Siyasetçisinin, bürokratının yatırımlarla değil,
O ne demiş, bu ne söylemiş,
Kim kimle gezmiş,
‘Kim kimi sevmiş!le uğraşan bir Bolu,
Böyle bir durumda vatandaş olarak siyasetçilerden, Belediye Başkanlarından, bürokratlar fazla bir beklentimiz yok.
Çöpümüzü alsınlar, kanalizasyonumuzu temizlesinler, bize sağlıklı su içirsinler yeter.
Bu yüzden Karadere sularını önemsiyoruz.
Bir değil bin kere yazıyoruz.
Başta yazdık; ‘Bir damla emeği varsa geçen varsa hatırlatmalıyız
***
Geçen hafta ki yazımdan sonra CHP eski Belediye Meclis üyesi Mustafa Aksoy aradı;
Ben unutmuş, atlamışım O hatırlattı.
‘Abdulkadir Key vardı Mehmet, O adam çok uğraştı Karadere sularıyla... Bizleri alıp oraya götürdü. Başka kaynaklardan da bahsetti. Alaaddin Yılmazdan çok onun emeği vardır, bilesin dedi.
Bir CHPlinin Ak Partili Keye bu vefası ve insanlığı beni de mahcup etti.
‘İşte mühim olan şu partili veya bu partili olmak değil, adam olmaktır dedirtti.
***
Ardından Abdullah Öztürk aradı.
Mustafa Aksoy gibi Abdullah Öztürkün de bende ki yeri ayrıdır.
Bu şehre çok hizmeti dokunmuştur.
Abdullah Öztürk diğerleri gibi kendinden bahsetmeyi sevmez, ben yaptım demez.
Yine öyle yaptı,
Abdulkadir Keyden başladı, Mehmet Özbostancıdan çıktı.
Belli ki gözden kaçırmışım veya Alaaddin Yılmazla didişmekten, kavga etmekten Abdulkadir Keyin yaptıklarını görememişim.
Benim hatam olsun...
Düzeltme fırsatı veren hatırlatan dostlara da selam olsun.
***
Sonrasında Fehmi Küpçüye görüştük!
İşin Bakanlık, ödenek ayağında da o vardı.
Onun da fikrini aldık.
‘Mehmet dedi; İhsan Ağcanı unutmuşsun. Ankara ayağında çok emeği geçti. Onun da hakkı var!
İhsan Ağcanda kişisel davranmış olabilirim.
Allah biliyor, kuldan saklamaya ne hacet;
Ağcan benden hiç haz etmezdi, bende onu sevmezdim.
Emeği geçmiş bilemezdim.
Küpçü hatırlattı, yazmadan geçemezdim...
***
Konu Karadere sularından çıkıp emek ve vefaya geldi, devam edelim.
Maalesef, yıllardır yok sayılmalara, vefasızlıklara, hırsızlıklara alışkınız.
Belki de her şeyden önce bunu düzeltmeliyiz.
Aklıma gelmişken yazmadan geçmeyelim;
Tanıyanlar hatırlar;
Üniversitede Zeki Gürel hocamız vardı.
Bolu için çok uğraştı. Birçok kitap yazdı. Eser bıraktı.
Ağırlıklı kültür ve sanat alanında Bolu için ne yapılmalı diye bir çalışma yaptı.
Gidip İhsan Ağcana bıraktı.
Ne yazık ki kitap basılmadığı gibi ortadan kayboldu.
Lakin içinde ki fikirlerin bazıları başkaları tarafından hayata geçirildi ve Zeki Gürel Hocanın ismi bile anılmadı.
Gülezler Konağından, salnamelere her şey o kaybolan kitapta vardı.
Zeki Hoca yok sayıldı, başkaları para kazanıp kahraman oldu.
Geçelim.
***
Aynı kaderi Yurdaer Kalaycıda yaşadı.
Yurdaer abi benim gibi huysuzdur.
Geçinilmesi zordur.
Fakat bu şehrin fikir anlamında ekmeğidir, suyudur.
Neyse konuyu dağıttık, toparlayalım;
Tanju Özcan ve Fatih Metini ayrı tutuyorum.
Onların işi henüz bitmedi, yapacakları daha çok iş var.
Sonunu bekleyeceğiz;
Bu suları Boluya kim kazandırırsa heykelini dikeceğiz.