Bu sene daha Aralık ayının başında olmamıza rağmen, kış mevsimi geliyorum, ayağınızı denk alın sinyalleri veriyor. Geçtiğimiz günlerden beri ilimizin turistik kayak merkezi Kartal kaya’ya ve bütün dünyanın tanıdığı doğa cenneti Abant’a, mevsimin ilk karının yağdığını ulusal yayım yapan televizyon kanallarından ve yerel basından da izledik. Birkaç gün yükseklerde devam eden kar yağışı neticesi ilimizi çevresindeki tepeleri beyaz örtüyle kaplandı, turistik yer olarak güzel yerlerden olan Gölcük’ün üstlerine kadar indi. Eğer erken gelen kar yağışları önümüzdeki günlerde de devam edecek olursa, ilimizin kış turizmi erken başlayacak demektir.
Senelerdir Bolu’muzun geleceğinin sanayide mi yoksa turizmde mi olduğu tartışılıyor ve her tartışmanın sonunda güzel Bolu’muzun geleceğinin turizmde olduğunda karar kılınıyor. Turizm denilince bizlerin aklımıza hemen çok yıldızlı otellerle otelcilik geliyor. Turizm için otelcilik olamazsa olmazlardan birisidir muhakkak, ancak unutulmamalıdır ki turist gittiği yere sadece otelde yatmak ve otel içinde ağırlanmak için gitmez herhalde? Eğer turizm sadece otel içinde bitiyor olmuş olsaydı bu tez doğru olabilirdi. Ülkemize muhtelif ülkelerden gelen turistlerin en çok tercih ettikleri illerin başında Antalya geliyor. Antalya niye tercih ediliyor, yaz aylarında denizi için, kış aylarında hem kış sporlarının yapılabilecek yerlerinin yakınlığı hem de sahil kenarlarında havaların ılık geçmesi nedeniyle spor takımlarının kamp yapabilecek yerlerinin yeterli sayıda oluşu ve görülecek antik yerlerinin oluşu.
Hepsi çok iyide her türlü doğal güzellikleriyle adeta bir cennet köşesi olan Bolu’muzun uzun senelerdir bilinen güzellikleri dışında kalan doğal güzellikler için ne gibi atılımlar yapıldı acaba? Yeni yapılması düşünülen termal amaçlı oteller dışında yapılacak otellerde kalacak turistler nelerle oyalanacaklar? Turist her halde sadece otelde yatmak için gelmiyor ülkemize, yoksa ben mi yanlış düşünüyorum? İstanbul’a gelen turistlerin nerelerde vakit geçirmeye çalıştıklarını ulusal yayım yapan televizyon kanallarından izliyoruz. Bolu’muzda bulunan (1.000) bin yaşının üzerindeki ANIT MEŞE ağaçlarının yerinden, hatta varlığından, Bolu’da yaşayanların büyük çoğunluğunun da haberi bile olmadığını biliyoruz. Senelerdir söylenen Bolu’nun sahibi mi var lafı doğru değil mi?