İnsan dünyaya gelişinden ölümüne kadar hayatı süresince daima öğrenen, öğrenmeye muhtaç olan bir varlık. Yaşam bizi iki rol arasında git-gel yaptırır. Öyle ki, ya öğreniriz, ya öğretiriz. Yani ya öğretmen ya da öğrenciyizdir. İnancımız da: “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol.” diye öğütlemiyor mu?
Öğretmenlik, fedakârlık, insan sevgisi, vatan sevgisi, örnekliği, ilmi irfanı ve çalışkanlığıyla gücünün sınırlarını belirleyip, sonsuzluğu etkilemeyi hayat tarzı kabul etmenin adıdır. Öte yandan her öğreticiden öğretmen olamaz. Öğretmen olmak, yasa mevzuat tüzük ve müfredatta belirlenmiş görevlerinin ötesine geçmek, öğreticiliği aşıp, hissederek yaşayarak ve kendisini adayarak öğrencisiyle bütünleşerek var olabilmek demektir.
Hayat gailesi içinde onca yaşayıp, karşılaşıp unuttuklarımız arasında böylesi ulvi duygularla çalışan öğretmenlerimiz yer almaz. Birçoğunu yaşımız kaç olursa olsun hatırlarız anarız, dün yaşamışçasına tazeliğini korur hatıralarımızla. Çünkü öğretmenlerimiz öğrencilik yıllarında yüreğimize dokunan sözün, elin, bakışın sahibi ve meşale olup yolumuza ışık tutanımız olmuştur. Gönülde saygısı sevgisiyle yer tutanlar vefasızlık edilir unutulursa öğretmenler de ancak unutulur.
Öğretmenlik hiçbir mesleğe benzemeyen, bir meslekten bin bir mesleğin çıkarıldığı özel bir meslektir. Öğretmen mimardır, sanatkârdır, üreten üretmeyi sevdirendir. Toplumda her şey aslında öğretmenin eseridir. Yetiştirdiği öğrencileri ile toplum düzeninde, ülkenin yücelmesi, devletin güçlenmesi, milletin refahında, dahası yarınlarımızın nasıl olacağında söz sahibidir. Çünkü öğretmenlik milletin, devletin geleceğini hazırlama sorumluluğunu taşıyan önemli ve özel, saygı duyulup, değer verilmesi gereken bir ihtisas mesleğidir.
Güvenerek saygı duyulup değer verilen bir öğretmen sanatkârlığıyla öğrencisinin kişiliğine yön verir, arkadaş yönüyle kalben öğrencisiyle olur hataya düşmesini önler ve hayatı anlamasını sağlar. Vatandaş olarak toplumun düzenlenmesine katkı yapar. Bilgi tecrübesi, örnekliği ve idealistliği ile çocuklarımıza, gençlerimize, yeri geldiğinde her yaştan insanımıza iyiyi, doğruyu, güzeli göstermenin gayretinde olur. Geniş açıdan bakınca aslında öğretmen, medeniyetimizin kurucusu, kültürümüzün aktarıcısı, iyi bir planlamacı, iyi bir araştırmacı ve öncümüz; topluma yaşam biçimini sunanlarımızdır. Öğretmenin öğrettikleri bizi öğretmen gibi yürütür, konuşturur, davranış sergiletir ve ondan aldıklarımızla yaşamamıza vesile olur.
İnsanlara tarih yapanlar ve tarih olanlar diye baka biliriz. Milletlerin öğretmenlerine sahip çıkmaları tarih yapmalarına, gereken değeri vermediklerinde de tarih olmalarında önemli etkendir. Öğretmenler toplumların adsız kahramanlarıdır. Zira bir milletin ruh ve karakter hamuruna şekil veren, üretici ve ürettirici insanı; bir toplumun oluşum ve yaşamasının da biricik eser sahibidir. Atatürk’ün de belirttiği gibi “ Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkâr" olduğu gibi “, “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir”. Onun için onlara milletin adsız kahramanları olarak saygınlık ve değerlerini vermede kusur edilmemelidir.
Eğitim öğretmen demektir. Öğretmenle eğitim yapılır. Eğitimin temelinde öğretmen olmak vardır. Öğretmenin saygı ve değer bulmadığı yerde eğitim adına süslü beton binalar, alınlarına yapışmış levhalar ve içini dolduran amaçsız, idealsiz, örneksiz; bugünü kavgalı, yarını tartışılan kalabalıklar vardır. Atatürk bu hususa; “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona gelişigüzel bir kütle denir, millet denemez. Bir kütlenin millet olabilmesi için mutlaka eğitimcileri, öğretmenleri, olmalıdır. Onlardır ki, bir sosyal topluluğu gerçek millet haline koyarlar” sözü ile dikkat çeker. Öğretmenlik bir açıdan da mutlu olmak ve insanları mutlu edebilmektir. Sevgi, şefkat, fedakârlık ve gönül mesleği olan öğretmenlikle mutlu yarınların resmini çizip, çocuklarımızın yaşam öykülerine katarak onlar için hayatı anlamlı hale getirir, faydalı birer insan olmalarına vesile oluruz. Çünkü öğretmen mesleğini yaparak her biri ayrı bir mücevher olan öğrencilerinin içindeki sınırsız güçlerini kalemkârlar gibi ince ince işleyerek ortaya çıkarıp keşfetmeleri sağlayarak, özlerindeki dehalarını uyandıracaktır. Bunu yapabilen öğretmenleri olmadıkça milletin, toplumun huzuru ve refahı, devletin gücü, insanın faydası ve üretkenliği söz konusu değildir.
İlahi övgü kazanmış, kutsal bir gözle de bakılan öğretmenlik sevgi ile yapılan bir meslek olup, aracın değil amaç ve hayatın ta kendisidir. İnsan hayatı, millet ve devletin yücelmesi ve bekası söz konusu olduğundan yapılan işin maddi değerini ölçerek karşılamanın imkânı yoktur. Öğretmen olmanın amacı da öğretmenlikle maddiyat kazanarak zengin olmakta değildir. Öğretmenin en büyük zenginliği, kazancı ve mükâfatı faydalı birer insan olmalarına vesile oldukları, gelecek yıllarda yollarını ışığıyla aydınlatarak toplumun her kademesinde söz alacak öğrencilerinin çokluğudur.
Bu bilinç ve uğurda hayatlarını adadıkları bu mesleğin hakkını gerçekten vermeye çalışarak görev yapmış üzerimize emeği geçmiş ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi saygı ve rahmetle yâd ediyor; hayatta olan, halen görevlerini yapan elleri öpülesi kıymetli öğretmenlerimizin de, sevgi ve saygı ile Öğretmenler Gününü kutlayarak, sağlıklı, esenlikli ömür diliyorum.