(Oyundaki kişiler, gerçeklerini birebir yansıtmaz)
NOT: (Bu yazıda ürün yerleştirme uygulanmaktadır)
10 dakika aradan sonra devam ediyor...
Başkan Özcan hızlı adımlarla kürsüye oturur.
Müdürler kendi aralarında sohbete dalmıştır.
İtfaiyenin çiçeği burnunda emekli müdürü Hüseyin Kazlı, Belediyenin gediklisi Naim Ayhan’ın kulağına eğilir.
‘Abi bu Meclis hep böyle mi? Daha ne kadar sürecek.’
Naim Ayhan o sırada tırnaklarıyla uğraşmaktadır;
‘Hanıma diyom gece vakti kesme tırnaklarımı diye bak hep şeytan tırnağı çıkmış. Sende de oluyor mu böyle...’
Hüseyin Kazlı; ‘Ya abi ben ne diyorum, sen neyin peşindesin. Yaşlılıktandır o, ha gece kesmişsin ha gündüz ne fark eder.’
Naim Ayhan; ‘Öyle deme Hüseyin’im. Gece yapılan işe şeytan karışır.’
Hüseyin Kazlı; ‘O öyle değil abi. Doğrusu, acele işe şeytan karışır.
Naim Ayhan; ‘O zaman ben bütün işleri acele yapıyorum demek ki.’
Hüseyin Kazlı; ‘Fesubanellah abi, karıştırma şimdi şeytanı. Ne zaman biter bu Meclis, biz ne zaman eve gideriz onu söyle.’
Naim Ayhan; ‘Güler Mert’e sor ben ne bileyim, Başkan ne zaman sıkılırsa o zaman biter’
Hüseyin Müdür, Naim Ayhan’dan cevap alamayınca Güler Mert’e döner.
Güler Mert; ‘Biraz sessiz ol Hüseyin abi. Dizim başladı, onu seyrediyorum cepten. En heyecanlı yeri...’
***
O sırada Hüseyin Ekrem Serin, Çeşitli İşler Komisyonundan gelen kararları okumaktadır.
‘Sayın Başkanım, komisyonda herkesin olumlu görüşü var. Sadece Uğur Bey’in görüşünü bilmiyorum.
Başkan Özcan, Uğur Bey’e döner;
‘Sizin görüşünüz nedir Uğur Bey’
Uğur Akbay; ‘Ben de hangi görüşte olduğumu bilmiyorum. Olumlu da olabilir, olumsuz da. Olumluysa, görüşüm olumlu olmuş olur. Olumsuzsa, görüşüm olumsuz olmuş olur. Bunda anlamayacak ne var’
Başkan Özcan sinirlenir.
‘Arkadaşlar hep böyle yapıyorsunuz. Bi karar verin, Alaaddin Yılmaz’ı seviyor musunuz, sevmiyor musunuz?’
Burak Balaban araya girer; ‘Sayın Başkan şimdi konunun Alaaddin Yılmaz’la ne alakası var?’
Başkan Özcan; ‘Sahi ya, Alaaddin Bey’e nereden geldik. Biz ne konuşuyorduk. Kızılcık tarhanam nerede benim. Bakın Bolu kızılcık tarhanası. Her derde deva ama her derde haaa. Bizim Köroğlu Kooperatifinde üretiliyor. Bunu Sayın Cumhurbaşkanına göndereceğim. Kozalak reçelimiz de var bizim. Onu da Cumhurbaşkanımıza göndereceğim. Köroğlu Kooperatifi, Karacasu yolu Bolu...
Rasim’in odasından CHP’li ablanın sesi yükselir;
‘Brova Başkanım, helal Başkanım, adamsın Başkanım!’
***
Tahsin Mert Karagöz ayağa kalkar; ‘Canlı yayın yok muş Başkanım’
Başkan Özcan biranda heyecanlanır. Özel Kalem Müdürü olduktan sonra en ön sıraya kurulmuş Ergin Yönet’ e döner;
‘Canlı yayın yok mu? Bak canlı yayın yoksa çeker giderim. Amerika büyükelçisine de randevu vermem. Bak Ferudun Bey Amerika’ya gidecekti, gidemiyor. Vize vermiyorlar’
Ferudun Yılmaz; ‘Başlatma şimdi Ameyikasına. Böyle yapıyosun, pyojeleyimiz geçmiyo, hep yayım kalıyo, heykesle kavga, heykesle kavga...’
Başkan Özcan işine gelmeyince duymamazlığa verir. Kürsüde bekleyen Hüseyin Ekrem Serin’e döner;
‘Abi bu hep sana denk geliyor ama kızmasan bi 5 dakika ihtiyaç molası verelim’
Hüseyin Bey içinden salavat getirir ama Ahmet Yılmaz bu işe sevinir.
Ayağa kalkar göz göze geliriz.
‘Yaşlılık Memedim bilmezsin sen. Başkan anlıyor halimizden’
Ahhh diyorum, bide Bolu’nun halinden anlasa...
(İhtiyaç molasının ardından devam edecek...)