Sevgili Valim;
Şimdi, ‘daha hayırlı olsun demeden mektup üstüne mektup, bu deliyle işimiz var’ diye içinden geçireceksindir.
Haklısın!
Ama ben de haklıyım,
Allah seni inandırsın, yüreğimin yangınlarını anlatacağım veya daha doğru ifadeyle anlayabilecek başka kimse yok.
Geçen mektupta yazdım ya;
‘Bolu olarak çok talihsiz bir siyasi iklimden geçiyoruz’
Bu siyasi iklim bizleri de kirletti.
Artık onlara ne yazsam boş, ne anlatsam nafile...
***
Sevgili Valim;
Asıl meramıma geçmeden kendimi haklı çıkartayım.
Hafta sonu Arzu Aydın, ki ben ona üst yakalı Hanım ağa diyorum.
Yeri gelmişken anlatayım;
Bolu üç tepe - iki yakadan oluşan bir şehir.
Üç Tepe; Fırka, Hisar ve Karga, yani antik döneme işaret eder.
Fırka Tepesi, geçmiş dönem Belediye yönetimiyle, Tanju Başkanın el birliğiyle ortadan kaldırıldı. Beton yığını oldu.
Adını Bülent Ecevit koydular.
Ortasına da bi güvercin kondurdular.
Hisar Tepesine ise biri kafe yapacak, öteki kazma vuracak.
Bekleyip görelim, hangisi kazanacak.
Karga Tepesi ise gözlerden ırak şimdilik;
Böyle olması belki de şehre en büyük iyilik.
Diğer taraftan kuzeyden geçen kanal şehri ikiye ayrılır.
Şu büyük kavgalar sonrası nihayet kapatılan kanal yolu,
Kanalın üstünde kalan, Sarıcalar, Salıbeyler, Dodurga, Alpağut üst yaka,
Güney’de kalan mahallelerse alt yaka olarak bilinir.
***
Neyse biz başa dönelim,
Bizim üst yakalı Hanım ağa hafta sonu hiç kimsenin haberi olmadan,
Mudurnu’da restorasyonu tamamlanan Samsa Çavuş camiinin açılışını yaptı.
Biraz süreçten bahsedeyim ki, halimiz daha iyi anlaşılsın.
Samsa Çavuş Camii 2012 yılında yatırım programına alındı.
Tahmin edersiniz ki, hiçbir şey yapılmadı.
Sonra 2018 yılında dönemin Milletvekili Ali Ercoşkun’un çabalarıyla cami tekrar yatırım programına alındı.
Aradan geçen 4 yıl içerisinde nihayet tamamlanabildi.
Buna da şükür.
Selefiniz Ahmet Ümit Valimize Samsa Çavuş’la ilgili bir rapor sunmuştum.
Hatta Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesinde bir kurul oluşturduk.
Amaç Samsa Çavuş köyünü tamamıyla ortaya çıkartıp kültür mirasımız olarak hak ettiği değere ulaştırmaktı.
Bir adım öteye gidemedik.
Şimdi 10 yılda restorasyonu tamamlanan ve yanında Turizm ve Kültür Müdürü veya basın olmadan sessiz sedasız caminin açılışı yapan Üst yakalı Hanım ağa vekilimize Samsa Çavuş’un Bolu ve Türk tarihi açısından önemini anlatsam ne anlatmasan ne...
***
Sevgili Valim;
Vaktinizi almadan asıl konumuza gelelim.
Görüyorum ki vakit sizin için önemli,
Bu durum bizleri ziyadesiyle mutlu ediyor.
Cumartesi günü sabahım köründe, Kadın Doğum Hastanesine gidip inceleme yapmanız,
Sonra Karacasu, Kaplıcalar...
İşte bende böyle bir Vali bulmuşken,
Bizim siyasiler çalışma azmini henüz kırmamışken içimi dökeyim diyorum.
***
Sevgili Valim;
Fıkra gibi gelecek ama bizim gerçeğimiz bu;
Son günlerde kamuoyunu fazlasıyla meşgul eden Köroğlu Dağları Master planı;
Bundan tam 10 yıl önce,
Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olduğu dönemde,
Bolu ziyaretinde Köroğlu Dağları Master Planı sözünü vermişti.
On yıl içinde birçok kez haber yaptım.
Ama kimseden bir cevap alamadım.
Plan ne oldu, ne bitti, ne aşamada bu süreçte kimsenin bi haberi yok tabi.
Fatih Metin Bakan yardımcısı oldu.
CHP’li İl Genel Meclis üyeleri Fatih Metin’i ziyaret etmek istedi.
Düşünceleri tüm Meclis üyeleriyle birlikte gitmekti.
Yaşar Hoca allem etti, kallem etti işi erteledi.
O zamanlar Fatih Metin’le yakın çalışıyorum.
Erhan Beykoz bana söyledi.
‘Fatih’i sende tanıyorsun abi. Sana ne diğerlerinden, ara CHP’li Meclis üyeleri olarak gidin’ dedim.
O da öyle yaptı.
Ziyarette, CHP’li üyeler Köroğlu Dağları Master Palanını sordu.
10 yıl geçti ne oldu, hangi aşamada diye?
Fatih Metin hemen Bakanlığı aradı;
El Cevap; ‘Biz 10 yıl önce parasını çıkarttık. İhalesi yapılacaktı’ dendi.
Dönüp Bolu’yu, Valiliği aradı;
El Cevap; ‘Bize 1 milyon çıkarttılar, ihale için yeterli değil, bu yüzden yapamıyoruz’
Yani Bakanlık parayı çıkarttık diye bekliyor,
Bizimkiler para yeterli değil diye.
Ve 10 yıl bu şekilde geçiyor.
Kimse sorgulamıyor, arayıp bu para yeterli değil demiyor.
Şimdi CHP teşkilatları karşı çıkıp, suçlu arıyor ya,
Kendi İl Genel Meclis üyeleri kurcalamasa, kimsenin bir şey yapacağı yoktu.
Diğer taraftan Ak Parti teşkilatları da savunuyor ya,
CHP’li İl Genel Meclis üyelerine teşekkür etsinler.
İşte bizim hallerimiz böyle fıkra gibi.
***
Sevgili Valim;
Köroğlu Dağları, yaylalar demişken;
Yaylalar bizim ütopyamızdır.
Eti çekilmiş kemiklerine yapışmış, elinde sopası o yaylaların komutanları ninelerimiz...
Onların varlıkları bu toprakların özgürlüğüdür.
Bolu’nun, Sürmene’nin, Rize’nin yaylalarını görmeyen, vatan neresi demesin.
Yaylaların bizde derin anlamları vardır.
Yaylalar özgürlüğümüzdür.
Hudutsuzdur yaylalarımız.
Her şeyimizi elimizden alabilirler ama yaylaları, orada ki hatıralarımızı elimizden alamazlar.
Madur Dağını düşünün Sevgili Valim,
Her şeyimizi alabilirler ama
Madur’dan 2 bin 800 rakımdan sisler arasında Sultan Murat’ı seyrederken hissettiğimiz mutluluğa kim dokunabilir.
Köşk yaylasından, Taşlı yayladan veya ne bileyim Kalecik yaylasında rahmetli Erkan baba (Ocaklı) nın ‘çayir biçiyom çayir’ türküsüyle Madur dağının zirvesine bakarken ki özgürlüğü kim alabilir elimizden.
***
İşte Sevgili Valim;
Yaylalarımız bizim rüyalarımızdır.
Yaylalarımız, süttür, ettir, yağdır, berekettir.
Bu Selçukluda da böyleydi, Osmanlıda da, şimdide böyle...
Bugün bana vatan nedir, toprak nedir diyenlere;
Aladağların başı bulutlarda çam ağaçlarını, Sarıalanın sarı çiçeklerini, Kızık yaylasının dağ çileklerini gösteriyorum.
Her temmuz ayında, çocukken kolye yapıp yârimin boynuna taktığım o dağ çileklerine koşarım.
Vatanımın boynunda bir kolye gibi dururlar çam ağaçlarının altında.
Toplamaya kıyamam, koklar ciğerime çeker, ruhumu arındırırım.
Sonra o hudutsuz, karanlık çam ormanlarının içine koşar, koyunlarına saklanır, derin uykulara dalarım.
***
Sevgili Valim;
Geçen Asiye Hala söyledi.
‘Bu toprakların ayrıcalığı becerisidir, imkansızlıklara rağmen başarmasıdır. Bak; İsviçre çakısının her iş için ayrı parçası vardır ama biz onun yaptığı tüm işleri Sürmene çakısıyla yaparız” dedi.
Gelsin benim Asiye halamın bu sözünü, Nietszche, Sartre veya Weber, Freud çözsün bakalım, çözebiliyor mu?
Çözemez; çünkü bu toprakların sözlerinin de bir ruhu vardır.
Tıpkı, yaylalarının, çiçeklerinin, ağaçlarının, derelerinin, dağ çileklerinin olduğu gibi...
Demem o ki; Sevgili Valim onlar sana emanet.
Köroğlu Dağlarını turizme açalım ama ne olur yaylalarımızın ruhuna dokunmayalım.