36. Osmanlı Padişahı. 1918- 1922 yılları arasında hüküm sürdü. Sultan Abdülmecid’in sekizinci oğlu. II. Abdülhamid’in kardeşidir. Küçük yaşlarda anne ve babasını kaybetti. Tahta geçiş sıralamasında sonlarda olduğu için sakin bir şehzadelik dönemi geçirdi. Bu dönemde hat, musiki, edebiyat konusunda kendini yetiştirmiş gizlice de medrese derslerini takip etmiştir. Ağabeyi ll. Abdülhamid’in uzun padişahlığı sırasında Çengelköy’de mimar Alexandre Vallury tarafından yapılan köşkte tek başına bir hayat geçirdi. Beklenmeyen gelişmelerin akabinde 1917 yılında veliahtlık makamına yükseldi ve her yönden bitik ve batının kucağına oturmuş bir imparatorluğun başına geçirildi. İçinde bulunduğu koşulların doğal bir getirisi olarak ve de kendisinin de dile getirdiği gibi; tahta çıkmak için yetiştirilmediği, makam için hazırlanmadığı ve çocukluğundan beri fiziksel rahatsızlıklar yaşayan birisi olarak bu işi layıkıyla yapamadı. Tarihimizin bir parçasıdır. Sökemeyiz atamayız. Ona ekstra itibar kazandırma durumları da beyhudedir.
Vahdettin Sarayı, esasında bir saray değildir. Kırım Harbi sırasına İtalyan yaralılara tahsis edilen yapı, Sultan Abdülmecid tarafından 37 Bin altına satın alınmış ve Şehzade Burhaneddin efendiye tahsis edilmiştir. Şehzade Burhaneddin Efendi’nin ölümü sonrasında köşke Şehzade Vadettin yerleşmiştir. Sultan Vahdettin saltanatın kaldırılmasından (1 Kasım 1923) sonra yurt dışına çıkarken köşkü, Zehra isimli bir cariyesine bağışlamıştır. Köşk 1984 yılında kültür varlığı olarak tescillenmiştir. 1985 yılında restorasyonuna başlanmış, 1988 yılında Başbakanlık Dinlenme Evi olarak planlanmasına rağmen ödenek yetersizliği sebebiyle ana köşk ve içindeki diğer köşkler kaderine terk edilmiştir. Bir dönem otel yapımına karar verildiyse de 2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından alınıp Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Daha sonra dönemin başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, köşkü Başbakanlık Anadolu Yakası Çalışma Ofisi ve Devlet Konukevi olarak yeniden restore edilmesi talimatını vermiştir. 2014 yılında restorasyonu tamamlanmış ve saray olarak adlandırılmıştır. Ülkemizdeki birçok restorasyon gibi orijinal mimari ve kurallarının dışına çıkıldığı söylenmektedir.
Cumhuriyetimizin 100. yılda Sn. Cumhurbaşkanımız ve protokol İstanbul resmî törenlerini Vahdettin Sarayı’nda izledi. Bu duruma herkesin farklı bir değerlendirmesi oldu!
Bense şöyle değerlendiriyorum, Ey, Sultan Vahdettin! Senin 100 yıl önce bırakıp gittiğin İstanbul’da, Cumhuriyetin bir erdemi olarak yetişen, Anadolu halkının çocukları bizler, 100 yıl önce yanından önünden geçemediğimiz sarayların köşklerin gerçek sahipleri ve efendileri bizler. Bugün senin halkından, tebaandan kopuk olarak yaşadığın köşkünde en büyük bayramımızı kutluyoruz. Bütün dünyaya örnek olsun! Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın cumhuriyeti bize armağan edenler.