Abidik gubidik twiste twiste
Lap lup laba luba twiste twiste
Abidik gubidik abidik gubidik twiste
70li yılların lümpen gençliğinin yaşam dansıydı.
İçi boş insanların başlarını sallayıp abuk sabuk hareketler yaparak dans etmesi halkın değer yargısı oldu.
Anlamsız ve tarifi zor olan saçma işler olunca, ‘abudik gubidik işler,
Saçma sapan iş yapanlara da, abudik gubidik insanlar deyimi kullanılır olmuştu.
Binali Yıldırımın Başbakan olduğu ülkemizde parlamenter rejimi tarif ederken kullandığı tabir ‘abudik gubidik.
***
Demokrasi tarihimizde istisna dönemleri (Darbe ve tek parti dönemi) hariç, Başbakanlar halkın tartarak ve seçerek kişi olması için oy attığı isimler olmuştur.
Bir başbakanın ülke yönetimine gelen kişiler için bu tabiri kullanması çok ilginç.
Peki hangi sistem gelecek ki, abudik gubidik isimler başbakan olmasın.
***
Kızılderili ismi çok uzun olduğu ve söylemek zorluğundan dolayı değiştirmek istediğini söyleyerek mahkemeye başvurur. Hakim adını sorar ;
- Seher Vakti Çölü Çınlata Çınlata Uluyan Beyaz Kuyruklu Gri Köpek efendim!”
Hakim biraz düşünür ve isteği yerinde bulur.
- Peki adını ne yapmak istiyorsun?
- Kuçu Kuçu, efendim.
Başkanlık sistemini arz ederim.
***
Referandum sürecinde AKP ve Bahçeli her ne kadar ortamı gerip milletin yarısını, Hayırcı ülkücülerin tamamını düşman gibi göstermeye çalışsalar da, aklı selimle hareket eden vatansever Hayırcılar, Vatansever EVET çilerle zıtlaşmamış, tartışmamış araya kinin ve nefretin girmesine müsaade etmemişlerdir.
İçte düşman yaratamayan Evetçi siyasiler çareyi Avrupa ülkelerine sataşmakta bulmuş ve sistem tartışmasını uluslararası kriz boyutuna çekmişlerdir.
Hiç kimsenin bir kuşkusu olmasın ki bu kriz 16 Nisana kadar gittikçe tırmanacak mesele haçlı, hilal boyutuna kadar getirilecek, 17 Nisan da ise bedeli milletimiz tarafından ödenmek suretiyle barış demeçleri verilecektir.
***
15 yıldır ülkeyi (siyasetten hukuka, ekonomiden anayasaya kadar) her türlü keyfi uygulamalarla yöneten AKP, 16 Nisan da yeni iktidara gelecek siyasi parti söylemleri kullanıyor.
-Evet deyin Terör ü bitirmezsem namerdim.
-Evet deyin ülkeyi ekonomik olarak uçuralım.
-Evet deyin hak ve adalet dağıtalım.
-Evet deyin Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan olsun.
Millet te pembe hayallere dalmış ayağında ayakkabı, başında şapka yok.
Bankanın, bakkalın önünden geçemez borcundan dolayı
Ama geçemediği köprü, kullanamadığı otoyolla avutur kendini.
***
Petrol şeyhlerinden biri; üniversitede okuması için, oğlunu İzmir’e gönderir. Çocuk ilk devreyi başarıyla bitirdikten sonra notlar düşmeye ve çocuk hafiften serserileşmeye başlar. Zaman geçtikçe memleketten çocuğa gönderilen avuç dolusu paralar da artık yetmemektedir!
Şeyh oğlunu denetlemek için adamlarından birini İzmir’e gönderir. Adam İzmir’e gelince bir de bakar ki! Şeyhin okusun diye gönderdiği oğlu okulu bırakmış, kendini karıya kıza vermiş! Neyse, çocuğu Kordon da bir meyhanede bulunur:
- Ya Seydii!! Bu ne kepazeliktir! Baban seni merak eder! Kalk gidiyoruz Arabistan’a!!
Çocuk: -Ayva Seydi!! Ama önce bir otur da şu manzaraya bir bak.
Şeyhin adamı, bunda ne kötülük olabilir ki, diye düşünür ve masaya oturur. Sandalcılar çaparilerini sallamakta, arkada batan kıpkırmızı güneş, körfezi kırmızının tonlarına boyamaktadır. Manzarayı seyrederken, garsonun getirdiği kavundan bir tane ağza atılır. Ardından peynirin de tadına bakılır. Eh eşek değiller ya, şu aslan sütü denen meretin de bir tadına bakalım derken orada ipler kopar! Şeyhin oğlu ve körfez tarafından ayartılan adam, yorgun ve akşamdan kalma olduğu anlaşılan bir sesle, 15 gün sonra, efendisini arar:
-Ya Seydi! Veled mazbut, velâkin memleket puşt!
Ortada mazbutlukla ve puştlukla ilgili bir durum var lakin gelecek gösterecek.
Siyasetçiler mi puşt yoksa memleket mi mazbut bizde göreceğiz.
***
Son söz Ülkücülere, hakaret eden siyasetçilere;
“Onlar, zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarına yakınlaştılar. Yakınlaşılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Yıkılman mukadder olmuştur.