1918 Yılı;
İngilizler Ruslarla, İran ve Bakü petrollerine el koymak için anlaşırlar.
Bu anlaşma gereği de İran’a asker gönderirler.
Öncesinde İngiliz Kraliyet sarayında bir toplantı yapılır.
Kral V.George toplantıya katılanlar içinde Lord Rothschild’i büyük bir dikkatle dinlemektedir.
Lord Rothschild; Paranın gücünü kullanarak, İran halkını nasıl etkisiz hale getireceğini anlatıyor.
-Çiftçilerin üretimini yaz aylarında düşük fiyattan satın alınarak depolanacak.
-İlaç ve aşı yapımında kullanılacak bütün kimyasallar İngilizlerin denetiminde tutulacak.
-Tüccar, siyasetçi, bürokrat, gazeteci ve din adamlarından sürekli İngiliz propagandası yapacak işbirlikçileri ayarlanacak.
Kral V George bu şeytani planı İran topraklarında hayata geçirmek üzere Lord Rothschild’i tam yetkiyle görevlendirir.
Plan büyük bir başarıyla hayata geçirilir.
Halkın üretimi, yerli işbirlikçi tüccarlar tarafından ucuza satın alınır ve stoklanır.
Halk kış aylarında açlık ve sefaletle baş başa kalır.
Gıdasız kalan ve beslenemeyen halk içinde salgın hastalık baş gösterir.
Tifo, veba, kolera bütün halkı kıskacına alır.
İlaç yapımı için gerekli olan kimyasallar İngiliz kontrolünde olduğu için aşı yapılamaz.
Ve on binlerce insan, çoluk çocuk kadın ve yaşlılar öncelikli olmak üzere salgın hastalık pençesinde can verir.
Bu esnada İngilizler sömürge planlarını hayata geçirirken halkın yararına davranıyormuş gibi yaptıkları küçük yardımlar, gazeteci, siyasetçi ve din adamı işbirlikçileri tarafından göklere çıkarılır.
Genç bir gazeteci İngilizlerin oyununu fark ettiğinde bir İngiliz subayına şu soruyu sorar;
Biz size niçin bu kadar kanıyoruz?
Biz niçin ülkemizi felaketten kurtaracak insanlar olamıyoruz?
İngiliz subayının sözleri bir tokat gibi çarpar İranlı gazetecinin suratına.
Çünkü siz LİYAKATSİZSİNİZ!
Sizler, sizi uyandırmak ve gerçeği göstermek için çabalayan gerçek vatanseverleri ve Liderleri hep terk ettiniz onları yalnız bıraktınız.
***
Sevgili dostlar işte bütün bu olaylar yanı başımızda cereyan ederken Osmanlı Padişahı tarafından görevinden azledilen ve tutuklanması emredilen Mustafa Kemal’e 9 Kolordu komutanı Kazım Karabekir paşa dan İngiliz subayın İranlı gazeteciye ifade ettiği şeyin tam tersi geçekleşiyor ve diyor ki
’’EMRİNİZDEYİM PAŞAM’’
Yani LİYAKAT örneği gösteriyor ve LİYAKATLİ liderin emrinde vatanı kurtarmak için savaşmayı kabul ediyor.
***
Virüsün pençesine düşmüş bütün dünya da örneğine rastlanmayacak bir şey yaşıyoruz milletçe.
Devletin halkına verdiği bir süreçte, biz de millet veriyor devlete.
Elindekini paylaşıyor düşküne ulaştırsın diye.
Bu süreçte sorulması gereken soru şu;
Millet liyakat gösterirken öğretmenden vali icat eden,
Asıl işi düşküne yardım etmek olan kuruluşun müdür yardımcısı ’’GEBER’’ derken,
Yönetenler ve onların atadıklarında ’’LİYAKAT’’ var mı?