1970 yıllarda PTT tarafından telefon hizmeti verilirken çevirmeli telefonla santral çevrilir ve santral memuruna numara verilir, bağlanması istenirdi.
Kars PTT sinde görevli Mehmet emmi yoğun kar yağışının olduğu bir kış günü gelen telefonları ve istenen aramaları yetiştirebilmek için kan ter içinde debeleniyordu.
Santral yetersiz, abone çok ,gelen çok, istek çok!
Şehrin kalbur üstü Av. Şükran hanım öğlen yazdırdığı telefonun gece olmasına rağmen bağlanmamasına sinirlenmiş bir halde yağan kara aldırmadan öfke ile PTT den içeri hışımla girerek ‘Mehmet emii ‘ diye bağırdı.
Mehmet emmi yine yiyeceği fırçayı düşünerek sesi titremiş halde ‘buyur şükran hanım
‘Mehmet emmi niye benim telefonumu bağlamıyorsun. Öğlen verdim gecenin bu vakti oldu. Mahsus mu yapıyorsun?
‘Ay Şükran hanım vallah yok. Niye bağlamıyım. Bu Memmet ölsün. Bir tene Jak (Bağlantı kabolusu) var. Yüz tane istek var.
‘Hatta düşmüyor. Ben yazık şaşırdım bu jakı kimin deliğine sokum onu telefona bağlıyım.
Şükran hanım şaşkın şaşkın bakarken arkadan yetişen kocası Cengiz bey kahkaha ile gülerek ‘hanım gel gidelim bir an önce Mehmet emmi fişi sokmadan! diyerek işi tatlıya bağlamış ve Mehmet emide sabaha karşı olsa da telefonu bağlamış.
***
Hacıbektaştan kadim dostum Veli telefonla arayarak sana PTT KARGO ile bir paket gönderdim dediğinde sosyal medya da Bolu PTT KARGO ile şikayetleri okuyordum.
13 Kasım da verilen paket 19 Kasım da hala elime ulaşmayınca kızgın bir şekilde PTT KARGO ya doğru yöneldim.
PTT Kargo dan içeri girdiğim anda koliler, kamyon ,otomobil lastikleri, tebligat zarfları, arasında kaybolmuş personeli can hıraş şekilde çalışırken, hatta güvenlik görevlisinin koli istifi yaptığını görünce ve hatta kargosunu almaya gelen polislerin kendi kargosunu bulmak için yetersiz personele yardım ettiğin görünce üzerine birde kargosu gelmediği için avaz avaz bağıran insanları görünce aklıma Mehmet emmi geldi.
Eğer Mehmet emi şimdi yaşamış ve PTT KARGO da çalışır olsaydı eminim ki elinde ki jakı tepede oturup aracımız yetersiz, personelimiz yetersiz, hakaret işitiyoruz, personel psikolojik bunalıma girdi sesimizi duyun diyenlere kör ve sağır olanlara sokardı, telefonlara cevap versinler diye.
TEMBELHANE OLDU SAPIKHANE..
Aladdin Yılmaz Belediye meydanı ve İzzet Baysal Caddesini banklarla donatınca bir hikaye yazmıştık.
Hatırlatalım.
Şah şehrini gezerken duvar diblerinde oturan aciz insanları görünce vezire der ki bunlar için bir tembel hane yapın aşlarını yesinler orada yaşasınlar.
Vezir itiraz edecek olmuş.
Şah ne diyorsam onu yap demiş.
Vezir mecbur emre uymuş ve büyükçe bir tembelhane yaptırmış.
Şah bir müddet sonra sormuş Tembelhane ne durumda demiş.
Şahım açıldığı gün doldu demiş vezir.
Şah şaşırmış. Madem öyle bir tane daha yapın demiş.
Vezir emre uymuş ve birtane daha yapılmış.
Şah bir müddet sonra tembelhanenin akıbetini sormuş.
Vezir ‘Şahım açıldığı gün doldu demiş.
Şah Yahu bizim ülkede bu kadar tembel varmıydı? Hele bir tane daha yapın diye emir vermiş.
Vezir uymuş emre ve üçüncü yapılmış.
Şah sormuş. Şahım açıldığı anda doldu demiş vezir.
Yapmayalım demiştim diye cevap vermiş.
Şah bütün tembelhanelerin etrafını kuru ot, ağaç ve çalılarla çevirin ve üzerine yağ dökün talimatı vermiş.
Hazır şahım deyince vezir, Şah gelmiş ve bizzat kendi eliyle ateşe vermiş tembelhaneleri.
Yangını gören herkes kaçmış ve tembel haneler boşalmış.
Son tembelhane yanarken içerden bir ses duyulmuş.
‘Yanıyorum
Başka bir ses duyulmuş;
‘Yahu desene arkadaşım da yanıyor
Şah söndürün demiş. Gerçekten iki tane tembel varmış bu ülkede.
Alın bunları ve ölene kadar bakın demiş.
***
Alaaddin Bey, şehri banklarla donatıp bir de aş evinde yemekle karınlarını doyurunca bizim tembellerine birde Suriyeli, Iraklı tembeller eklenmiş .
Tembel deyince bunların adı tembel.
Caddeden geçen kadınları kızları seyrederken oynayan çeneleri, fıldır fıldır dönen gözleri insan korkutur olmuş.
Acaba Tanju Başkanın Şahlığı tutarda yakın bu bankları dermi?
Derse aha da sözüm olsun Tanju başkana ŞAH deyiverecem.