KÜRTAJ YAPIYYEAH!

Asla küçümsemek için bu başlığı atmadım peşinen söyleyeyim.

Ama mikrofonu görünce tam Türkiye analizi..!

Yapacakken söylenen bir söz bütün ayarını bozdu ve farkında olmadan Türkiyenin acı gerçeğini söyledi…

Burada Kürtaj yapıyeah..!!

***

Sadece Yeniçağa-Mengen yolundan örnek vereceğim.

Zira Bolu ya ülkenin başka yerini anlatınca Afrikadan falan bahsettiğimizi zannediyorlar.

2010-2016 yılları arasında ilkbaharda başlayan asfalt çalışmaları ‘yaz sellerinin bozmasından, kış aylarında buzlanmayı engellemek için ‘tuzlamanın bozmasından olmak üzere yılda iki kez asfaltlama yapıldı.

Yıllarca devam etti. 30 km yol yaz kış asfaltlandı.

Firma işi o kadar benimsedi ki yol üzerine asfalt şantiyesi bile kurdu.

Kimse sormadı bu değirmenin suyu nereden geliyor?

Bu kaynak bir gün bitecek. Giden bizden gidiyor.

Cengiz inşaat sahibi Mustafa Cengiz milletin .mına koyacağız dediğinde bu sadece sözsel bir davranış değildi.

Eyleme dönüştüğünde ise resmen tecavüze olmuştu.

Ama kimseden de bu duruma itiraz yükselmemişti.

Hayır tam aksine tecavüzden zevk almanın erdemine! ulaşmış geçkin bakireler gibi ırza geçilirken masum gerekçeler buldular…

Si(vi)yorlar ama çalışıyorlar abi… feda olsun…!!

Eden de edilen de zevkten kuduruyordu..!

Ehhh kaynak bitip acı gerçekle karşılaşınca çocuğu doğurmak sancısı bu millete kaldı.

Doğum zor…

Doğum sancılı…

Ehh biraz da utanç var…

***

Ömer Seyfettin, kız lisesine edebiyat öğretmeni olduğu zaman, bazı arkadaşları şaka yollu:

– Senin kadar genç bir adamı kız lisesine nasıl tayin ettiler? diye takılmışlar.

Ömer Seyfettin:

– Aman cancağızım benim karşımda genç kızlar yok ki, yarının anneleri var.

***

Milletin kaynaklarını ırza geçercesine sarf edenlere alkış tutanlar yarının bunalımlı anneleri oldukları gerçeğiyle karşılaşınca ister istemez bağıracaklar BURADA KÜRTAJ YAPIYEAHH…

Peki.! Bu utanç nasıl düzelecek?

İşlerin yoluna girebilmesi için iktidara 16 yıl yetmedi 5 yıl daha istiyor.

Ama bu utançtan haberleri yokmuş gibi bir arsızlık içerisindeler.

***

Bektaşi yolda bir dilenciye rastlamış.

Çolak, topal, şaşı, kambur dilenci yalvarıyormuş:

– Allah rızası için bir sadaka…

Baba Erenler ceplerini yoklamış, metelik yok

Bunun üzerine elindeki rakı şişesini uzatmış:

– Çek bir fırt!..

Dilenci:

– Olmaz, demiş, günahtır, sonra çarpılırım…

Bektaşi:

Ulan, çarpılırsan düzelirsin!..

***

Evet iktidara öyle bir musibet gelmeli ki! şiddetli çarpılmalılar belki o zaman düzelirler.

Düzelirler ama iflah olurlar mı?

Boğazlarından geçmiş onca haram lokma varken bunlar tam düzelirken yeniden bozulurlar.

Huylu huyundan vazgeçmez…

Bunlar ne düzelir ne de giderler.

Kolay değil 16 yılda koskoca Cumhuriyet tarihinin mal varlığını yok ettiler.

Alıştılar…

Azgınlaştılar…

Arsızlaştılar…

***

Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş.

Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, her şeyi ortaya çıkarmışlar.

Bir bakmışlar gazoz açacağı yok.

Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi.

Görev, içlerinde en küçük kaplumbağaya düşmüş.

Genç kaplumbağa:

-Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...

Diğerleri bunu kabul etmiş.

Kaplumbağa yola çıkmış; bir, iki, on, yirmi yıl geçmiş.

Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış.

Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:

-Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...

-Elbette... diyerek, sarmalardan birini vermişler.

Tam ağzına atacağı sırada, genç kaplumbağa, çalıların arasından fırlamış:

-Gitmiyorum işte, gitmiyorum...

Vallahi tam da böyle demezseler ne olayım!

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

Kayhan ACIKOL yazıları

21ARA2020